Corona virüsü salgını nedeniyle, bakanlığın ve uzmanların uyarılarını dinleyip evde kaldığımız şu günlerde hemen herkesin yaşadığı bir sorun da aşırı yemek. Doç. Dr. Sevcan Karakoç Demirkaya bu aşırı tüketim altında güvende hissetme duygusunun yattığını söylüyor.
Salgın nedeniyle eve kapananların görece önemsiz bir sorunu da aşırı yemek tüketimi. Eve kapananların en sık uğradığı yer mutfak oluyor. Sosyal medyada pişirdikleri börekleri ya da toplu market alışverişinde alınan abur cuburu yerken yaşanan kilo alma endişeleri paylaşılıyor. Bunca tüketime bir de hareketsiz yaşam biçimi eklenince kaçınılmaz gibi görünen kilo almayı bir ‘yarışmaya’ dönüştürüp ‘bu sürecin sonunda kim en çok kiloyu alacak’ diyenler bile var.
‘Sonrasında yeme bozukluğuna dönebilir’
Independent Türkçe’den Lale Elmacıoğlu’nun konuştuğu Doç. Dr. Sevcan Karakoç Demirkaya durumu duygusal açlık olarak tanımlayıp şunları söyledi: “Aslında açlık diye bir şey yok, karın acıktığı için yenmiyor. Birdenbire başlıyor. Birden tıkanırcasına yeme, tüketme şeklinde sürüyor. Anksiyete, kızgınlık, depresyon gigi dönemlerde duygusal yeme atakları daha fazla olur. Sonrasında yeme bozukluğuna dönerse işte o zaman çok dikkat etmek gerekir.”
‘Oral doyum bebeklik dönemimizden geliyor’
Yaşananların güvensizlik hissinden kaynaklandığını söyleyen psikiyatrist Demirkaya durumu şöyle açıkladı: “Oral doyum (ağızdan beslenme) bizim bebeklik dönemimizden gelen bir durum. Regresyon denilen zor ve içinden çıkılamaz durumlarda geriliriz. Hastalanınca annemizin bakımını isteriz. Buna regresyon deniliyor. Biz dünyaya ait güven duygusunu aslında bebeklikte, bir yaş döneminde elde ediyoruz. Şu anda öğrendik ki dünya sandığımız kadar güvenilir bir yer değilmiş!”